28 Şubat 2009 Cumartesi

kURMACA aŞK öYKÜLERİ 1

aslında o geceden sonra bir daha görmek istemiyordum onu cünkü fark ettim ki acı veriyor bu durum bana. Ama yine cağırdım onu. Veo yine geldi. O geldiginde ben uyuyordum. Onu bekleme mi yormuştu beni yoksa zaten yorgun muydum bilemiyorum. Soğuk gecede onu karşıladım karanlık sokakta.İçmişti. Gece yarısıydı. Taksiden indi.Birden bir rüzgar titretti beni. Pişman mıydım? Onu çağırdığım için o anda pişmanlığı yaşamaya başlamış mıydım?
Onu bu kadar erken beklemiyordum. Arkadaşlarıyla Taksim'de olacaktı. Bir gece önce sevgilisinden ayrılmıştı. Bu kadar çabuk gelemezdi bana. Saat daha yeni oniki olmuştu. İçimde tarif edilemez bir kırıklık vardı ve ben birbuçuk haftadır bu kırıklıkla yaşıyordum. Neden çağırmıştım onu yeniden? Neden yine onun kollarında olmak istemiştim? Birbuçuk hafta önce anlamamışmıydım benim olmayacağını? 'merhaba' dedim önce kırıklığımı belli etmeden ve engelleyemediğim kalp çarpıntımla.'uyuyor muydun' dedi. 'bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim' dedim. 'senin için geldim' dedi. Yalanla gerçek bir aradaydı bu cümlesinde. Belki evet benim için ve evet asıl gerçek daha çok kendisi için.
Asıl hikaye nerde başlıyordu? Ve bu hikaye nasıl bu noktaya gelip böyle son bulmuştu? Bu son gerçek son muydu? Yoksa çok daha önce sonlanmış birşeyi biz mi gerçekliğe taşıyamıyorduk?
2001 sonbaharıydı. İlk görüşmemiz... Daha önce internetten tanışıyorduk ve ilk kez bir sonbahar günü görüştük onunla. O zamanlar ben de o da öğrenciydik. Benim Ankara'daki ikinci yılımdı. Yurtta kalıyordum o zamanlar veala aylar önce ayrıldığım sevgilimin yasını tutuyordum. Hergün öleceğimi hissedip kendimi kendime hapsediyordum. Ve onu bir sonbahar günü Botanik Parkı'nda tanıdım ben. Bir bankı üstünde yan yana içim dünyayla dopdolu ama dünyadan tamamen kopuk bir şekilde oturdum onunla saatlerce. Bir o vardı, bir ben, bir de ağaçlardan düşen yapraklar, kurumuş çiçekler. Sarıldı bana, sonra öpüştük. Oysa bu arkadaşça bir görüşmeydi. Ben ona hergün nasıl öldüğümü anlatmıştım, o da bana sevipte birlikte olamadığ ve uğruna deli gibi acı çektigi kızı anlatmıştı. Birbirimize öğütler verip geçecek demiştik. Ama o öpüşme öyle birşeydi ki hiç bitmesin istedim, hep devam etsin... Sanki gözlerimi açınca yerdeki yapraklar ve kurumuş çiçekler tekrar dallarında olacaktı. Yeniden bir doğum, bir umuttu bu benim için. O gece seviştim onunla... İçime, ruhuma giren ilk insan oydu ama bilmedi bunu. Bilemezdi de. Küçükken yanlışlıkla, kazayla kızlıktan kadınlığa adım attığımı, güdük, yetersiz, kabuslar içinde yaşadığımı nerden bilebilirdi ki...
Güzel ve İğrenç bir geceydi. Evinde kaldığımız arkadaşı ilk kez görüştüğümüzü bildiği ve alkolünde etkisiyle orospu muamelesi yaptı bana. Acı çektim. Ağladım. O geceden hiç bir zevk almadım. O bana bir bebekmişim gibi sarıldı. Onunda acı çektiğini hissettim.
Sonra o gitti. Ben o kadar küçüktüm ki... O kadar saftım ki... Tek gecelik ilişki diye birşey olduğunu bilmiyordum o zamanlar ben. Sevgilim olacak, beni sevecek, yine gelecek sandım. Umud ettim ama olmadı. Acı çektim bir süre. Sonra geçti. Dost olduk biz. Daha doğrusu ben dostum ilan ettim onu. Her kötü olduğum an onu aradım. O da destek oldu bana.
Her yıl bir kere buluşup seviştik onunla biz. Yine sevgililerimizden bahsettik, yine acılarımızı paylaşıp ağladık, yine bizi acıtan sevgililerimize kızdık. Ve hep hayatlarımızın belli noktalarında olmaya devam ettik. Arzuladık birbirmizi. Bu yüzden her sene bir kere seviştik. Hep başarısız sevişmelerdi. O hep kendinden sandı. Oysaki hep bendendi. Ben ilk sevişmemizde yaşadığım utancı, hayal kırıklığını unutamıyor, bir türlü karşımdakiyle bütünleşemiyordum. O nereden bilebilirdi ki... Bilemezdi... Bilmemeliydi...
Garip olan yıllar sonra bile birbirimizi arzulamamızdı. Onun beni neden arzuladığını hiç bilemedim. Soramadım da cünkü bir kere temiz duygularımla ona karşı birşeyler hissetmiştim ve böyle bir soru, nedenleri araştırıyor gibi görünmek yine ona karşı birşeyler hissetiğimi düşündürtebilirdi ona ve ben onu kaybetme riskine giremezdim ne yazıkki... Daha hazır değildim böyle birşeye ve daha bilmiyordum böyle bir şeye hiç hazır olmayacağımı bile bile bir gün ona bu son görüşmemiz diyeceğimi. Belki de sadece kolay geliyordum ona. Onu her zaman sevecek, okşayacak biri olarak görüyordu beni. Ve herseye rağmen umarım tek sebep bu değildi.
Ben mi? Ben mi neden onu arzuluyordum? Her görüşmemizin ardından yıkıldığımı, kendimi adi, basit, inanılmaz yalnız ve inanılmaz kandırılmış hissettiğim halde? Çünkü öncelikle o beni hiç kandırmıyordu. Adi biriymişim gibi de davranmıyordu. Hiçbir şey vadetmiyordu. Yanımdayken elimi tutup sarılıp öpüyordu beni ve ben bu duyguyu hiç bir şeye değişemiyordum. O beni her öptüğünde kuruyan yapraklar yerden kalkıp, yeşerip dallarına konuyorlardı ve bu bana yeterdi. Evet o gidince kendimi kandırılmış hissediyordum çünkü kendimi kandıran bendim. Birgün benim olacak, beni sevecek, beni sevdiği için gelecek diyordum kendime. Olmayacağını bile bile... Birde içimden bir ses boşalamama, konsantre olamama, zevk alamama sorunumu sadece onunla atlatabileceğimi, ilk sevişmemizin izini sadece onunla silebileceğimi söylüyordu. Sadece mastürbasyonla zevk alma yeterli gelmiyordu bana. Kaç ilişkim bitmişti bu sorunum yüzünden?Kaç kişi bunu hırs yapıp canımı acıtmıştı?
Bir gün Anakar'dan ayrılmaya karar verdim. Sevdiğim, her sokağına aşık olduğum şehirden ayrılma vaktim gelmişti. Nereye gidecektim? Nerede yeni bir umutla başlayacaktım yeniden yaşamaya? Engelleyemeden kendimi onun yaşadığı şehre geldim. O yoktu, askerdeydi. Ve onu burda, bu şehirde bekleyen birtek bende değildim. Bir sevgilisi vardı burda. Onunla olduğu halde beni arzuladığını söylediği başka bir kadın. Acemliği bitip dağıtım iznine geldiğinde sevilisinden önce benimle sevişti. Umutlandım. Safça ve belki de salakça. Sonra askerden döndü. Yine sevgilisinden önce bendeydi. Yine başarızdı sevişmemiz, yinede dosttuk. O denli ki sevişip eski ve bugünkü ilişkilerimizden konuşup tekrar sevişebiliyorduk.
Ben o gece o anlattıkça ağladım. Biraz onun çektiği acı için ama en çok kendim için, boş umutlarım için, anlamsız beklentilerim için. Birbuçuk hafta geçti acı içinde. Yalnız, aşırı mutsuz, küskün ve kırgın. Sonra bir mesaj çektim ona 'nasılsın' diye. 'karmakarışık' dedi. Kız arkadasından ayrılmıştı, bir başkası vardı ve o bir başkasını baya uzun zamandır tanıyordu. Yeniden bir umut. Anlamsız, saçma ama çılgınca mutlu eden. Çünkü bana gelecekti yine. Öyle konuşmuştuk. Tüm gece ve ertesi gün işte hayır dedim kendime.Umutlanmana. Gerek yok buna.
Geldi.
Kucağımda anlattı olanları. Aşık olduğu başka bir kadındı. Umudum kalmamıştı artık. O an karar vermiştim. Son gecemiz olacaktı bu. Ben bunları düşünürken kucağımdan kalktı öptü beni. Son kez yapraklar yerden havalanıp yeşerip dallarına kondular. Son kez oldugunu bilerek sarıldım öptüm ve seviştim onunla.Yine başaramadım. Belkide kalbimi yatağın kenarına koyup öyle sevişebilseydim başaracaktım ama yapamadım. Yine konuştuk, yine seviştik, yine yan yana uyuduk. Erkenden uyandım. Son oldugunu biliyordum. Okşadım, öptüm, uyansın istedim, son bir sevişmemiz daha olsun istedim. Uyanmadı. Uyandıramadım.
Ayrıldıktan sonra yanından bir mesaj çektim 'söylemek istediğim pek çok şey varken hiçbirşey söyleyemiyorum. Seni çok özledim. Bunu sende biliyosun ama bilmediğin şu ki sadece bedenen değil duygusal olarak da cok özledim! Bunu engelleme konusunda ne yazık ki cok başarısızsın. Senin sadece bedenen özlediğini bilmek umrumda bile değil! Demek istedim sana dün gece. Ama söyleyemedim. İşte bu yüzden dün gecenin süper olmasını istedim. Çünkü son kez görüştük, çünkü ben kendimi bu şekilde çok köü hissediyorum. Ayrıca her kim olursa olsun dostun bile olsa yatakta başka bir hatundan bahsedersen o hatundan hayır bekleme. Kendine çok iyi bak. Tüm bunlar için beni affet'
Bitmiş miydi hiyakemiz? Yoksa hiç hikayemiz olmamış mıydı bizim? O gece gelirken eve bir şişe kırmızı şarap aldım. Bir saatte tüm şişeyi bitirdim. Ölümcül acı çektim. Ankara'ya dönmeye karar verdim. Ailemi aradım taşınacam gelip yardım eder misiniz dedim. Sonra onu aradım. Ne konuştuk hiç hatırlamıyorum. Sadece ağladım , ağladım, ağladım. Sonra şehre kar yağdı ve kar yaktı bedenimi... Yandı bendenim. Bedenimin yangını ruhuma sıçradı. Kül oldum tükendim.
Ve herşeye rağmen konuştuk tekrar. Asla söyemedi o gece konuşulanları. Bende aslında pek bilmek istemedim ve ailemin geleceği günden önceki gece yine geldi. Cok gec geldi. Gelmicek dediğim anda. Ve yine seviştik ama yapraklar yerden kalkp dallarına konmadı. Çünkü onlar da benim gibi yanmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder