19 Mayıs 2009 Salı

kızgınlık

ben her zaman ki gibi yine sana kızamadım. ben yine her zaman ki gibi kendime kızdım. bunun olacağını bile bile seni sevdiğim için kızdım kendime. sen değişmeyecektin, ben de değişmeyecektim ve biz değişmeyeceğimiz halde belki birşeyler bu sefer farklı olur diye sana döndüğüm için yeniden kendime kızdım. oysaki herşey aynıydı. farklı olan tek şey benim olduğum gibi değil de senin istediğin gibi davranma çabamdı. ne kadar sürdü? araya neler, kimler girdi? ne kadar canım yandı? susmak istiyorum. yazmamak, konuşmamak, ağlamamak, düşünmemek... olmuyor. kızgınım. kendime kızgınım. hayatımın bu kadar değersizleştirilmesine izin vermeme kızgınım. beni tekrar tekrar acıtmana izin vermeme kızgınım. sana kızamama kızgınım. canım yanıyor. çok yanıyor ama hani güçlü ve gururluyum ya... o yüzden işte sana tek söz etmemem, o yüzden ağlamamam, bağırmamam, küfretmemem, lanet okumamam... hani ben güçlü ve gururluyum ya o yüzden yeni sevgilin bana onu bir daha arama dediğinde sesimi bile titretmeden size mutluluklar sadece insanlık adına bana bir ulaşsın demem. hoş ulaşsan ne olacak ki? sana kızacak, bağıracak mıyım? sana adi, aşağılık, boktan birisin mi diyeceğim, ağlayıp beni bırakma mı diyeceğim? hayır. bunları yapmayacağımı sen de biliyorsun. hani bir kaç gün önce sana dedim ya... biz aslında ayrılmalıyız sen gerçekten birine aşık olmalısın diye... gerçekti sözlerim. ben sana aşıktım ama sen bana değildin. bana yeniden başlayalım diyen sen olduğun için de bitti diyemediğini hissediyordum. gerçekten aşkın seni mutlu edeceğini biliyordum. acı çeksem de mutlu olmanı istiyordum ve sende bunu biliyordun ya... işte ondan sen söyleyemedin yeni bir ilişkin olduğunu... işte bu yüzden sevgiline söylettin.
sana kızamıyorum. kendime o kadar kızgınım ki... kendime kızmaktan sana kızamıyorum. canım yanıyor. susuyorum. bana soruyordun ya hani ayrıyken de beraberken de beni seviyor musun diye ve ben cevap vermedikçe sen ama sev beni diyordun ya... sevdim aslında hep seni. keşke sevmeseydim diyemiyorum ya ondan kızıyorum işte kendime. işte bu yüzden susuyor ve kızıyorum kendime. bir gün tüm sıkıntılar geçecek ve gerçekten mutlu olacaz dediğim için kızıyorum kendime. oysaki sıkıntılar hiç geçmedi. sıkıntılar hep aynıydı sadece bakmamaya, görmemeye çalışıyordum. işte bu yüzden kızgınım kendime. senden nefret bile edemediğim için kızgınım çok....
yazmaya başlamadan önce yazacak çok şeyim varken yazmaya başlayınca herşey bir anda yok oluyor. düşüncelerim kontrolden çıkıp oraya buraya savruluyor. sıradan çıkıyor cümleler, garip bir hale dönüşüyor, sanki duygularım derinliğini kaybedip yüzeyselleşiyor.
bu bilinçsiz bir kendini koruma çabası mı acaba diyorum. acaba anlatma kendini, içinde tut düşüncelerini, bak ne zaman açsan kendini yaralandın, yıprandın, sus anlatma, sakın, lütfen, yalvarırım diyen içimdeki benim bana oynadığı bir oyun mu acaba? içimdeki ben zaman zaman oyun oynar benimle. amacı bazen korumak bazen cesur ol demek bazen boşver bazen de heyyyy çok boşverdin kendine gel demek... bense farkında olmadan dinlerim onu. bazen bu oyunu farketmem bile...
offf neler yazmak isterken neler yazıyorum gene. yok yok yazmaya devam etmeyeceğim bunu. yazdıkça kafam karışıyor bi de kendime kızıyorum üstüne üstlük. offf tamam bu kadar saçmala yeter:)